Kamil Koç - Kurucumuzun Yaşam Öyküsü
1901 yılında Bilecik'in Pazarcık (Pazaryeri) ilçesinde doğan Kâmil Koç, İnönü ve Sakarya Meydan muharebeleri yıllarında babasını kaybedince Rüştiye ikinci sınıfı terk edip zorlu mücadelesine başlıyor. Kâmil Koç askere gidinceye kadar kardeşleriyle birlikte çiftçilik yapıyor. Askerden döndüğünde araçsız, teknolojisiz başarılı olamayacağını görünce komutanının da tavsiyelerini dikkate alarak, o yılın mahsul parasıyla Fiat şase alıyor, üstünü ahşap ve tente kaplatarak yolcu taşımacılığına başlıyor.
Geniş yüreğiyle yaşam boyunca kendini büyük bir mücadelenin içinde bulan Kâmil Koç, bir takım değerlerin peşinde koşarken sonunda büyüyen kalbinin durmasıyla aramızdan ayrılıyor.
Bir başarı öyküsü nasıl yazılır diyenlere, Kâmil Koç doğruluktan şaşmamaktan yanaydı diyoruz. Bunu, “Al gömlek alarır, ya yeninden çıkar ya yakasından.” diyerek dile getirirdi. Aile bağlarına çok önem verirdi. Kaba kuvvetten hiç hoşlanmazdı. Haramdan çok korkardı. “Doğru sendeler, yıkılmaz; haram yedi sülaleden çıkar.” diyerek bu korkusunu sıkça dile getirirdi. Ona göre “Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz.” idi. Çevresindekilerin gurura girmesinden hiç hoşlanmaz “Aşağıdakine bakıp gerinmeyin, yukarıdakine bakıp yerinmeyin.” diyerek “Feleğin gözünün tek ve tepede.” olduğunu hatırlatırdı.
Bir dönem (1943), Austin Oto Bayiliğinden yüklü gelir elde ederek, Ereğli Kömür İşletmelerine, Zonguldak ve Devrek dolaylarından maden direği sevkıyatı ile İzmit Kâğıt Fabrikasına, Bartın'dan tomruk sevkıyatını sürdürmesine rağmen “Un değil ün peşindeyim.” diyerek karayoluyla yolcu taşımacılığını sürdürmekte karar kıldı. Bu gün O, hala bir önder.
Çalışkan insanlara katıksız hayranlık besleyen Kâmil Koç, zor durumlarda “Taş olun, baş yarın, bir baltaya sap olun.”, kolaylıkla bir şeylere sahip olmaya kalkışıldığında ise “Yiğit at yemini kendi arttırır.” diyerek çevresindekileri uyarırdı.
Ona göre “At binenin, kılıç kuşananın.” idi.
Borçlanmaktan hiç korkmazdı; ama borcuna da sadıktı. “Dağa çıkan kurdu görür.” diyerek işlerini genişletti.
Üç kız evladı olduğu için “Bu iş benimle kaim.” derdi.
Bayraktar öldü, ama bayrak ayakta kaldı. Ona son yolculuğunda da “İyi yolculuklar!” diliyoruz.